kıvrım kıvrım
1. isim , isim , isim , isim , Bükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu kat, büklüm
1. Elinde sımsıkı tutmakta olduğu perdenin kıvrımlarını bıraktı, köşeye çekildi.
1. Elinde sımsıkı tutmakta olduğu perdenin kıvrımlarını bıraktı, köşeye çekildi.
2. Bir tatlı türü
1. Cevizli kıvrım.
1. Cevizli kıvrım.
3. Ayrım, dönemeç
1. Yolun kıvrımında ayrılanlarla dönüp bakıştık.
1. Yolun kıvrımında ayrılanlarla dönüp bakıştık.
4. jeoloji , jeoloji , jeoloji , jeoloji , Kıvrılma sonunda oluşan toprak dalgası