kırpmak

fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Parçalara ayırmak, kesmek, kırkmak

2. Göz kapaklarını açıp kapamak, kıpmak

Örnek:

1. Az lakırtı söyler, sık ve siyah kaşlarının altında asla kırpmadığı iri, parlak, sabit ve siyah gözlerini hep önüne dikerdi.

1. Az lakırtı söyler, sık ve siyah kaşlarının altında asla kırpmadığı iri, parlak, sabit ve siyah gözlerini hep önüne dikerdi.

3. -den , -den , mecaz , mecaz , -den , -den , mecaz , mecaz , Kesinti yapmak, tutumlu davranmak

Örnek:

1. Her hafta bu dergileri alabilmek için küçücük gündeliğimden bir parçasını, öğle yemeklerinden kırparak biriktiririm.

1. Her hafta bu dergileri alabilmek için küçücük gündeliğimden bir parçasını, öğle yemeklerinden kırparak biriktiririm.