kenetlenmek

fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kenetleme işine konu olmak

Örnek:

1. Sayfayı öyle sıkı bağlardı ki satırlar âdeta birbirine kenetlenirdi.

1. Sayfayı öyle sıkı bağlardı ki satırlar âdeta birbirine kenetlenirdi.

2. İki uzay aracı, birbirine eklenmek

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir konuda aynı tutum ve davranışı göstermek

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birbiriyle dayanışma içine girmek

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sıkıca birbirinin üzerine kapanmak, birbirine geçerek bağlanmak

Örnek:

1. Anası onunla konuştu, öteki konuşmadı, çenesi kenetlenmiş, ağzını açamıyordu.

1. Anası onunla konuştu, öteki konuşmadı, çenesi kenetlenmiş, ağzını açamıyordu.