kenar atışı, kenar bobini, kenar mahalle, kenarortay, kenar semt, kenar suyu, kenarda köşede, kenarın dilberi, çeşitkenar, derkenar, dörtkenar, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar
1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı veya yakını, kıyı, yaka
1. O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi.
1. O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi.
2. Bir şeyi çevreleyen çizgi
3. Pervaz, çizgi, antika, baskı vb. çevre süsleri
1. Bu mendilin kenarı ötekinden daha sade.
1. Bu mendilin kenarı ötekinden daha sade.
4. Merkezden uzak olan, kuytu, ıssız, sapa, tenha yer
1. Ağır, ihtiyar misafirler kenarda bir odadan çıktılar.
1. Ağır, ihtiyar misafirler kenarda bir odadan çıktılar.
5. Yan
6. matematik , matematik , matematik , matematik , Bir biçimi sınırlayan çizgilerden her biri
1. Bir üçgenin kenarları.
1. Bir üçgenin kenarları.
Lisan : Farsça kenār