kavrulmak

fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kavurma işi yapılmak

2. Hayatın acılarına uğramak

Örnek:

1. Hayatın cehenneminde kavrulmuş bir insana bu kolay ve sakin ölümler yakışmıyor.

1. Hayatın cehenneminde kavrulmuş bir insana bu kolay ve sakin ölümler yakışmıyor.

3. Dış etkenler yüzünden özelliklerini yitirmek

Örnek:

1. Yeryüzünün sıcaktan kavrulduğu ve herkesin buram buram terlediği bu temmuz güneşinde benim ellerim buz gibi idi.

1. Yeryüzünün sıcaktan kavrulduğu ve herkesin buram buram terlediği bu temmuz güneşinde benim ellerim buz gibi idi.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yaşı ilerlemesine karşın iyi gelişememek, cılız kalmak