karmakarışık
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ayrı nitelikteki şeylerden oluşmuş
1. Karışık salata.
1. Karışık salata.
2. Düzensiz, dağınık, intizamsız
3. Karışmış
1. Ağzından kanla karışık diş parçalarını, onu yumruklayanların suratlarına tükürdü.
1. Ağzından kanla karışık diş parçalarını, onu yumruklayanların suratlarına tükürdü.
4. Saf olmayan, mağşuş
1. Karışık süt.
1. Karışık süt.
5. Çalkantı, kargaşa, gerginlik içinde olan
1. Bana ne, bu bir yığın ne olduğunu anlamadığım, karışık, dolambaçlı işten!
1. Bana ne, bu bir yığın ne olduğunu anlamadığım, karışık, dolambaçlı işten!
6. Anlaşılması güç olan, açık seçik olmayan, çapraşık
1. Tuhaf şey! Hakikaten karışık bir kadın.
1. Tuhaf şey! Hakikaten karışık bir kadın.
7. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dolu
1. Serin rüzgârlarını deniz kesti keseli /Tıkıyor göğüsleri kum karışık sam yeli
1. Serin rüzgârlarını deniz kesti keseli /Tıkıyor göğüsleri kum karışık sam yeli
8. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Halk inancına göre cin ve perilerle ilişkisi olan