kamçılamak

fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kamçı ile vurmak

2. Yağmur, kar, rüzgâr hızla çarpmak

Örnek:

1. İlk ışıkla yanaklarımı kamçılayan soğuğa rağmen başımı çıkardım, yaklaştığımız Ankara'ya baktım.

1. İlk ışıkla yanaklarımı kamçılayan soğuğa rağmen başımı çıkardım, yaklaştığımız Ankara'ya baktım.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Etkinliğini artırmak, hızlandırmak

Örnek:

1. Solgun ve buruşuk ruhlarımız ona çevrilecek, hayatımıza o hız verecek, ihtiraslarımızı o kamçılayacak.

1. Solgun ve buruşuk ruhlarımız ona çevrilecek, hayatımıza o hız verecek, ihtiraslarımızı o kamçılayacak.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İsteklendirmek, özendirmek, teşvik etmek

Örnek:

1. Bu aşılmaz sınırların ötesinde cihangirlik arzularını kamçılayacak ülkeler yoktu.

1. Bu aşılmaz sınırların ötesinde cihangirlik arzularını kamçılayacak ülkeler yoktu.