kambur felek, kambur zambur
1. isim , isim , isim , isim , Bel veya göğüs kemiğinin eğrilmesi, raşitizm sonucu sırtta ve göğüste oluşan tümsek, kambur zambur
2. Bazı hayvanların sırtındaki çıkıntı
1. Bu genç bir deve idi. Semeri yoktu. Çok tüylü kamburu meydandaydı.
1. Bu genç bir deve idi. Semeri yoktu. Çok tüylü kamburu meydandaydı.
3. Yapı veya eşyada dışarıya doğru eğrilme
4. Ütü yastığı
5. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Vücudunda bu tümsek bulunan (kimse)
1. Omuzları çökmüş, kambur bir dilenciye benzetiyorum kendimi.
1. Omuzları çökmüş, kambur bir dilenciye benzetiyorum kendimi.
6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sıkıntı, dert