kağşamak

fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Eskimek, dağılmaya yüz tutmak

Örnek:

1. Pansiyonun kağşamış tahta merdiveni ağır bir vücudun adımları altında inlemeye başladı.

1. Pansiyonun kağşamış tahta merdiveni ağır bir vücudun adımları altında inlemeye başladı.

2. Herhangi bir şey ek yerlerinden ayrılmak, oynamak

3. İhtiyarlamak

Örnek:

1. Bu artistlerin hayli kağşamış hâline yetişen Pierre Loti, birçok parlak sahifeler kaleme almıştır.

1. Bu artistlerin hayli kağşamış hâline yetişen Pierre Loti, birçok parlak sahifeler kaleme almıştır.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Zayıflamak, gevşemek, güçsüzleşmek

Örnek:

1. Bu kağşamış ilişki belki daha uzun seneler boyu böyle devam eder,.

1. Bu kağşamış ilişki belki daha uzun seneler boyu böyle devam eder,.