kadar

Anlamı:

1. edat , edat , edat , edat , Ölçüsünde, derecesinde

Örnek:

1. Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar da genç işidir.

1. Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar da genç işidir.

2. Büyüklüğünde, genişliğinde

Örnek:

1. Bacak kadar çocuk.

1. Bacak kadar çocuk.

2. Avuç içi kadar yer.

2. Avuç içi kadar yer.

3. Dek

Örnek:

1. Saat ona kadar sokaklarda gezdi.

1. Saat ona kadar sokaklarda gezdi.

4. Gibi

Örnek:

1. İstanbul'un balıkları kadar balıkçıları da hoştur.

1. İstanbul'un balıkları kadar balıkçıları da hoştur.

5. Denli

Örnek:

1. Bu merdivenleri yapıldığı günden beri bu kadar telaşla çıkmamışımdır.

1. Bu merdivenleri yapıldığı günden beri bu kadar telaşla çıkmamışımdır.

6. Süre belirten bir söz

Örnek:

1. Bu minval üzere yedi ay kadar geçti, geçmedi.

1. Bu minval üzere yedi ay kadar geçti, geçmedi.

7. zarf , zarf , zarf , zarf , Miktarda, derecede

Örnek:

1. İçinde biriken hayat bazen taşacak kadar çok oluyor.

1. İçinde biriken hayat bazen taşacak kadar çok oluyor.

8. Bir sayıdan sonra geldiğinde kesinlikle belli olmayan bir niceliği belirten söz

Örnek:

1. Kantara'nın önünde yüz kadar düşman çadırı kurulmuştu.

1. Kantara'nın önünde yüz kadar düşman çadırı kurulmuştu.


Lisan : Arapça ḳadar