1. -i , -i , -i , -i , Birinin veya bir şeyin arkasından gitmek, takip etmek
1. Babam kaşları çatılmış, başını sallayarak izliyor bizi.
1. Babam kaşları çatılmış, başını sallayarak izliyor bizi.
2. Zaman, süre, sıra vb. bakımından gelmek, arkasından gelmek, arkasında olmak
1. Geceyi gündüz izler.
1. Geceyi gündüz izler.
3. Bir olayın gelişimini gözden geçirmek
1. Bu ustaca düzeni Osmanlıların her işinde izleyebilirsiniz.
1. Bu ustaca düzeni Osmanlıların her işinde izleyebilirsiniz.
4. Eğlenmek, görmek, öğrenmek için bakmak, seyretmek
1. Televizyonu izlemek.
1. Televizyonu izlemek.
5. Belirli bir yönde gitmek
1. Geç vakit hayvanla, Deliçay'ı izleyip gidiyordum.
1. Geç vakit hayvanla, Deliçay'ı izleyip gidiyordum.
6. Gözlemek, incelemek
1. Çocuk kuşu gözleriyle izledi.
1. Çocuk kuşu gözleriyle izledi.
7. Belirli bir tutum, davranış veya düşünceyi benimsemek
1. Bu üretim politikasını izleyeceğiz.
1. Bu üretim politikasını izleyeceğiz.
8. Bir şeye uymak, bağlı olmak
1. Modayı izlemek.
1. Modayı izlemek.
9. Herhangi bir olayla ilgilenmek
1. Çeşitli siyasi olaylar karşısındaki tepki ve düşüncelerini dolaylı da olsa izleyebiliyordum.
1. Çeşitli siyasi olaylar karşısındaki tepki ve düşüncelerini dolaylı da olsa izleyebiliyordum.