1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir şeyin yapılmasını veya getirilmesini, bu işlerle uğraşan birine söylemek, sipariş etmek
1. Elbise için kumaş ısmarladım.
1. Elbise için kumaş ısmarladım.
2. Parasını kendi ödeyerek başkaları için yiyecek veya içecek getirilmesini söylemek
1. Siz bana bir konyak daha ısmarlayın.
1. Siz bana bir konyak daha ısmarlayın.
3. Kendi için bir şey alınmasını başkasına söylemek
1. Çarşıya gidiyorum, bir şey ısmarlayacak mısınız?
1. Çarşıya gidiyorum, bir şey ısmarlayacak mısınız?
4. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Bir şeyin, bir kimsenin bakılmasını, korunmasını birine veya birinin gözetilmesine bırakmak, emanet etmek
1. Baban seni bana ısmarladı.
1. Baban seni bana ısmarladı.
5. -e , -e , -e , -e , Bir işin yapılmasını, bırakılmasını veya o işten vazgeçilmesini söylemek
1. Ben sana böyle mi ısmarlamıştım?
1. Ben sana böyle mi ısmarlamıştım?