ışık tutmak

Anlamı:

1. bir yeri ışıkla aydınlatmak

Örnek:

1. Biraz evvel bize ışık tutan sakallı adam bu hareketime dikkat etmişti.

1. Biraz evvel bize ışık tutan sakallı adam bu hareketime dikkat etmişti.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , düşüncesiyle kılavuzluk etmek, konuyu aydınlatıcı düşünceler söylemek, tutacağı yolu göstermek

Örnek:

1. Gökalp, bu odada her gün yeni bir konuya ışık tutardı.

1. Gökalp, bu odada her gün yeni bir konuya ışık tutardı.