1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , İnce duruma gelmek
1. Sahnede siyah organtin tuvaletiyle beli incelmiş, göğsü kabarmış.
1. Sahnede siyah organtin tuvaletiyle beli incelmiş, göğsü kabarmış.
2. Zayıflamak
1. İstasyonda mavi gözleri solmuş, incelmiş bir nefer Hasan'ı karşıladı.
1. İstasyonda mavi gözleri solmuş, incelmiş bir nefer Hasan'ı karşıladı.
3. Sıvı, koyu durumdan akışkan duruma gelmek, akışkanlığı artmak
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Davranışları incelik kazanmak, kibarlaşmak
1. Avrupa görmüş, incelmiş bir delikanlıya kızların nasıl içi gitmesin.
1. Avrupa görmüş, incelmiş bir delikanlıya kızların nasıl içi gitmesin.