ilişmek

fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Bir şeye hafifçe dokunmak, takılmak

Örnek:

1. Elim çiçeklere ilişti, vazo devrildi.

1. Elim çiçeklere ilişti, vazo devrildi.

2. Elini sürmek, dokunmak

Örnek:

1. Bir sancılı yerine dokunmuşum gibi ızdırapla 'bırak, ilişme' diye inledi.

1. Bir sancılı yerine dokunmuşum gibi ızdırapla 'bırak, ilişme' diye inledi.

3. Bir şeyin kenarına kısa bir süre için oturmak

Örnek:

1. Sonra gene usulca hastanın karyolasına yandan ilişerek oturdu.

1. Sonra gene usulca hastanın karyolasına yandan ilişerek oturdu.

4. Karışmak, rahat vermemek, müdahale etmek

Örnek:

1. Sanat edebiyat açısından, derginin politikasıyla tam uyuşmasa da burada tek satırıma ilişmediler.

1. Sanat edebiyat açısından, derginin politikasıyla tam uyuşmasa da burada tek satırıma ilişmediler.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Değinmek, sözünü etmek

Örnek:

1. O konuya hiç ilişmedik.

1. O konuya hiç ilişmedik.

6. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Şaka etmek