1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Özel
1. Kadıköy vapurunun hususi kamarasında, boyları birer metreyi aşmayan bir müvezzi kalabalığı kaynaşıyor.
1. Kadıköy vapurunun hususi kamarasında, boyları birer metreyi aşmayan bir müvezzi kalabalığı kaynaşıyor.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Özel olarak, özel bir biçimde
1. Annemle babam dört gün içinde üç defa hususi konuştular.
1. Annemle babam dört gün içinde üç defa hususi konuştular.
Lisan : Arapça ḫuṣūṣī
Telaffuz : husu:si: