hissetmek

fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Fiziksel bir uyarıyı duymak

Örnek:

1. Hançer saplanmış gibi keskin bir sızı hissetmişti kasıklarında.

1. Hançer saplanmış gibi keskin bir sızı hissetmişti kasıklarında.

2. Bir şeyden etkilenmek, duymak

3. Sezmek, farkına varmak, anlamak

Örnek:

1. Bu yıkılışın ona geldiğini hep hissediyorduk.

1. Bu yıkılışın ona geldiğini hep hissediyorduk.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Saymak, addetmek

Örnek:

1. Ömürleri boyunca hep kendilerini başkalarından sorumlu hissetmiş ve ancak böyle ayakta kalabilmiş insanlardan biriydi.

1. Ömürleri boyunca hep kendilerini başkalarından sorumlu hissetmiş ve ancak böyle ayakta kalabilmiş insanlardan biriydi.


Lisan : Arapça ḥiss + Türkçe etmek

Telaffuz : hi'ssetmek