hazırlamak

fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyi kullanılacak, yararlanılacak duruma getirmek, kurmak

Örnek:

1. Bir çeyrek saat içinde bavullarımızı bile hazırlayamazdık.

1. Bir çeyrek saat içinde bavullarımızı bile hazırlayamazdık.

2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir şeyi ortaya koymak, gerçekleştirmek

Örnek:

1. Sözlük hazırlamak.

1. Sözlük hazırlamak.

3. Önceden düzenlemek

Örnek:

1. Ayrıca kimi Karagözcüler kendi görüntülerini kendileri hazırlarlar.

1. Ayrıca kimi Karagözcüler kendi görüntülerini kendileri hazırlarlar.

4. Önlem almak, sağlamak

Örnek:

1. Kış için kömürü hazırladık.

1. Kış için kömürü hazırladık.

5. Sebep olmak, yol açmak

Örnek:

1. İç bölünmeler felaketi hazırlar.

1. İç bölünmeler felaketi hazırlar.

6. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Birini herhangi bir şeyi yapabilecek veya bir şeyi yüklenebilecek duruma getirmek

Örnek:

1. Yine ömründe bir kez bile tiyatroya gitmemiş olan babamı ertesi hafta annem hazırladı.

1. Yine ömründe bir kez bile tiyatroya gitmemiş olan babamı ertesi hafta annem hazırladı.

7. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Alıştırmak

Örnek:

1. Onu kötü habere hazırladık.

1. Onu kötü habere hazırladık.

8. kimya , kimya , kimya , kimya , Bir maddeyi elde etmek