hazzetmek
1. isim , isim , isim , isim , Hoşa giden duygulanma, hoşlanma, zevk
1. Dört sene evvel kaybettiği karısı Emine Hanım'ın vefatıyla bütün sevgisini, ümidini, hazzını, şefkatini oğluna vermişti.
1. Dört sene evvel kaybettiği karısı Emine Hanım'ın vefatıyla bütün sevgisini, ümidini, hazzını, şefkatini oğluna vermişti.
2. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Bir şeyden duyusal veya manevi sevinç duyma
3. müzik , müzik , müzik , müzik , Ezgi
4. ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , Sürdürülmesi istenen ılımlı ve doygunluk veren coşku
1. Ömrünün en öfkeli veya buhranlı anlarında bile yaşamak hazzının parıltısı gözlerinden eksik olmazdı.
1. Ömrünün en öfkeli veya buhranlı anlarında bile yaşamak hazzının parıltısı gözlerinden eksik olmazdı.
Lisan : Arapça ḥaẓẓ