havai fişek, havai hat, havai mavi
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hava ile ilgili, havada bulunan
2. isim , isim , isim , isim , Açık mavi renk
3. Bu renkte olan
1. Havai gözlük camlarının arkasından insana tatlı tatlı bakan iri kara gözleri vardı.
1. Havai gözlük camlarının arkasından insana tatlı tatlı bakan iri kara gözleri vardı.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ciddi olmayan, ciddi işlerle uğraşmayan, ciddi işler yapmayan, dilediği gibi davranan, uçarı, hoppa, yeleme
1. Okula birlikte gidip geldiğimiz çilli, pabuç dilli, havai bir kız vardı.
1. Okula birlikte gidip geldiğimiz çilli, pabuç dilli, havai bir kız vardı.
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Değersiz, boş
1. Ne yapıp yapmış bu havai konuşmayı bir röportaj şekline sokmak yolunu bulmuştu.
1. Ne yapıp yapmış bu havai konuşmayı bir röportaj şekline sokmak yolunu bulmuştu.
Lisan : Arapça hevāʾī
Telaffuz : hava:i: