hasıraltı, hasır çelik, hasır demir, hasır otu
1. isim , isim , isim , isim , Saz, kabuk, yaprak vb. bir bitki maddesiyle örülmüş taban veya tavan örtüsü
1. Öğle uykuma daldığım hasır üzerinde başımın altına konmuş yastık lavanta çiçeği kokardı.
1. Öğle uykuma daldığım hasır üzerinde başımın altına konmuş yastık lavanta çiçeği kokardı.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tamamı veya bir bölümü böyle bir örgüden yapılan
1. İş önlükleri bağlandı, sele denilen hasır sepetlerle tarlaya dalındı.
1. İş önlükleri bağlandı, sele denilen hasır sepetlerle tarlaya dalındı.
Lisan : Arapça ḥaṣīr