1. bir emek karşılığı hakkı olan şeyi elde etmek, hak kazanmak
1. Aslında bu hayat pahalılığında, ona hak ettiği parayı veremediğimizi biliyoruz.
1. Aslında bu hayat pahalılığında, ona hak ettiği parayı veremediğimizi biliyoruz.
2. layık olduğu kötü karşılığı almak
3. bir başarı dolayısıyla ödüllendirilmek
1. Kadın dergileri bizi göklere çıkarıyorlardı, bunu da hak etmemiştik.
1. Kadın dergileri bizi göklere çıkarıyorlardı, bunu da hak etmemiştik.