hafif


İlgili Kelimeler:

hafif güverte, hafif hafif, hafif hapis cezası, hafif makineli, hafifmeşrep, hafif rüzgâr, hafif sanayi, hafif sıklet, hafif tertip, hafif uyku, hafif yollu, eli hafif, uykusu hafif

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni, ağır karşıtı

2. Güç veya yorucu olmayan, kolay

Örnek:

1. Hafif bir iş.

1. Hafif bir iş.

3. Ağırbaşlı olmayan, ciddi olmayan, hoppa

Örnek:

1. Hafif bir kadın.

1. Hafif bir kadın.

4. Miktarı az, sindirimi kolay (yiyecek)

Örnek:

1. Onlar da akşam yemeğini pek hafif yerlerdi.

1. Onlar da akşam yemeğini pek hafif yerlerdi.

5. Kalınlığı veya yoğunluğu az olan

Örnek:

1. Dışarıda yanan lambanın aydınlığıyla burası hafif bir karanlık içindeydi.

1. Dışarıda yanan lambanın aydınlığıyla burası hafif bir karanlık içindeydi.

6. Etkisi az olan, sert karşıtı

Örnek:

1. Hafif bir içki.

1. Hafif bir içki.

7. Önemli olmayan

Örnek:

1. Hafif bir ceza.

1. Hafif bir ceza.

8. Çok dik olmayan (sırt, yokuş)

Örnek:

1. Hafif bir meyilden indik.

1. Hafif bir meyilden indik.

9. Gücü az olan, belli belirsiz

Örnek:

1. Yaprakların hafif iniltisi içinde, çalılıklar arasından geçerek denizaltının demir attığı koya doğru yaklaşıyoruz.

1. Yaprakların hafif iniltisi içinde, çalılıklar arasından geçerek denizaltının demir attığı koya doğru yaklaşıyoruz.

10. zarf , zarf , zarf , zarf , Sıkıntısız, ferah, rahat olarak

Örnek:

1. Kendimi bugün çok hafif hissediyorum.

1. Kendimi bugün çok hafif hissediyorum.


Lisan : Arapça ḫafīf