1. isim , isim , isim , isim , Haber getiren kimse, ulak
2. Bir haberi usulünce hazırlayan ve yayın organlarında yayımlayan kimse
3. Muhbir, ihbar eden kimse
1. Kaçakçı kamyonları bazen, o da bir habercinin yardımı ile içeride yakalanmakta.
1. Kaçakçı kamyonları bazen, o da bir habercinin yardımı ile içeride yakalanmakta.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir durumun, bir olayın belirtisi
1. Bu bulutlar yağmurun habercisi olsa gerek.
1. Bu bulutlar yağmurun habercisi olsa gerek.
5. tarih , tarih , tarih , tarih , Karakulak