1. başı dönmek, hafif baygınlık geçirmek
1. Duvar tarafına doğru bir adım atarak evet cevabını veren Orhan'ın gözleri gene kararıyordu.
1. Duvar tarafına doğru bir adım atarak evet cevabını veren Orhan'ın gözleri gene kararıyordu.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , umutsuzluğun veya aşırı bir isteğin etkisi altında ne yaptığını bilmez duruma gelmek
1. İnsan sevgisi ne kadar yoğunsa gözü karardığında cesareti de o denli delice idi.
1. İnsan sevgisi ne kadar yoğunsa gözü karardığında cesareti de o denli delice idi.