göstermek

fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Birini veya bir şeyi işaretle belirtmek

Örnek:

1. Vitrindeki oyuncağı parmağıyla gösterdi.

1. Vitrindeki oyuncağı parmağıyla gösterdi.

2. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Görülmesini sağlamak, görmesine yol açmak

Örnek:

1. Size kitaplarımı göstereyim.

1. Size kitaplarımı göstereyim.

3. Belirtmek, anlatmak

Örnek:

1. Bu söz onun iyi niyetini gösteriyor.

1. Bu söz onun iyi niyetini gösteriyor.

4. -e , -e , -e , -e , Bir şeyin etkisi altında tutulmak

Örnek:

1. Güneşe göstermek. Aleve göstermek.

1. Güneşe göstermek. Aleve göstermek.

5. -e , -e , -e , -e , Kanıtla inandırmak

Örnek:

1. Bunun böyle olduğunu size göstereceğim.

1. Bunun böyle olduğunu size göstereceğim.

6. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Öğretmek, açıklamak

Örnek:

1. Yol göstermek.

1. Yol göstermek.

7. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Yapmasını söylemek, görevlendirmek

Örnek:

1. Size ne iş gösterdiler?

1. Size ne iş gösterdiler?

8. Güzelliğini ortaya çıkarmak, temsil etmek

Örnek:

1. Bu, seni ablandan daha şirin gösteriyor, emin ol!

1. Bu, seni ablandan daha şirin gösteriyor, emin ol!

9. Herhangi bir biçimde değerlendirmeye yol açmak

Örnek:

1. Gerçekleri çarpıtarak gösteriyor.

1. Gerçekleri çarpıtarak gösteriyor.

10. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Görünmek, benzemek

11. yardımcı fiil , yardımcı fiil , yardımcı fiil , yardımcı fiil , Etmek

Örnek:

1. İtaat göstermek. Dayanışma göstermek.

1. İtaat göstermek. Dayanışma göstermek.

12. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Sert bir biçimde karşılık vermek

Örnek:

1. Anası da babasının küfürlerini tekrarlıyor, evde ona göstereceğini söylüyor, gözlerini açıyor, başını sallıyordu.

1. Anası da babasının küfürlerini tekrarlıyor, evde ona göstereceğini söylüyor, gözlerini açıyor, başını sallıyordu.