1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Gölgeli duruma girmek
1. Cuma'nın yüzü gölgelenip alnı kırışıyor.
1. Cuma'nın yüzü gölgelenip alnı kırışıyor.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Buğulanmak
1. Gözleri, ender görülen bir acıyla gölgelendi.
1. Gözleri, ender görülen bir acıyla gölgelendi.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Değerinin bilinmesi engellenmek
1. Gerçekçi olmayışı yüzünden, bugün bize tarihî gaf olarak görülen atılımlarla, bu çizgi hayli gölgelenmiştir.
1. Gerçekçi olmayışı yüzünden, bugün bize tarihî gaf olarak görülen atılımlarla, bu çizgi hayli gölgelenmiştir.