1. -i , -i , -i , -i , Gölge etmek, gölgeli yapmak
1. Saçları alnına dökülmüş, kirpikleri yanaklarını gölgelendirmişti.
1. Saçları alnına dökülmüş, kirpikleri yanaklarını gölgelendirmişti.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bulandırmak, bozmak
3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Dinlendirmek
1. Bir gün Kezban koyunlarını gölgelendirdiği ormanın alanından geçen bir adama rast geldi.
1. Bir gün Kezban koyunlarını gölgelendirdiği ormanın alanından geçen bir adama rast geldi.