1. -i , -i , -i , -i , Birinin gezmesini sağlamak, dolaştırmak
1. Kendisini seven, gezdiren büyük kızlar, ona abla kokusunu vermişlerdi.
1. Kendisini seven, gezdiren büyük kızlar, ona abla kokusunu vermişlerdi.
2. Tanıtmak amacıyla dolaştırmak
1. Konuklara Ankara'yı gezdirdi.
1. Konuklara Ankara'yı gezdirdi.
3. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Bir şeyi başka bir şeyin üzerinde dolaştırarak dökmek
1. Salataya yağ gezdirmek.
1. Salataya yağ gezdirmek.
4. -i , -i , -de , -de , -i , -i , -de , -de , Sürterek, değdirerek hareket ettirmek
1. Elini iki üç kere ıslak yüzünün üstünde gezdirdi.
1. Elini iki üç kere ıslak yüzünün üstünde gezdirdi.
5. Bir şeyi herkesin alması için dolaştırmak, sunmak
6. -i , -i , -le , -le , -i , -i , -le , -le , Herhangi bir biçimde giydirmek
1. Beni eski kıyafetle gezdiriyor.
1. Beni eski kıyafetle gezdiriyor.