gerçek dışı, gerçek kişi, gerçek mantarlar, gerçek sayı, gerçeküstü, gerçeğe aykırı, gerçeğe uygun, acı gerçek
1. isim , isim , isim , isim , Yalan olmayan, doğru olan şey, hakikat
1. Esasen bizim için millî varlık ile istiklal ve hürriyet aynı gerçeğin çeşitli cepheleridir.
1. Esasen bizim için millî varlık ile istiklal ve hürriyet aynı gerçeğin çeşitli cepheleridir.
2. Gerçeklik
1. Her hâlde o gün imparatorluğun ölümü apaçık bir gerçekti.
1. Her hâlde o gün imparatorluğun ölümü apaçık bir gerçekti.
3. Doğruluk
1. Bu laflarda gerçek payı ne kadar çoksa duygu payı da ondan az değildir.
1. Bu laflarda gerçek payı ne kadar çoksa duygu payı da ondan az değildir.
4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yalan olmayan
1. O yürekler acısı fukara kafile, yüzlerinden gerçek acı aka aka ölü arkadaşlarının namazını kıldılar.
1. O yürekler acısı fukara kafile, yüzlerinden gerçek acı aka aka ölü arkadaşlarının namazını kıldılar.
5. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir durum, bir nesne veya bir nitelik olarak var olan, varlığı inkâr edilemeyen, olgu durumunda olan, özbeöz, hakiki, reel
1. Kâğıt paranın saymaca değeri varsa da gerçek değeri yoktur.
1. Kâğıt paranın saymaca değeri varsa da gerçek değeri yoktur.
6. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aslına uygun nitelikler taşıyan, sahici
1. Gerçek elmas. Gerçek hikâye.
1. Gerçek elmas. Gerçek hikâye.
7. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Temel, başlıca, asıl
1. Bir kişinin ahlaklı olması için, o benim dediğim gerçek ahlaka erişebilmesi için bir iç âlemi olmalıdır.
1. Bir kişinin ahlaklı olması için, o benim dediğim gerçek ahlaka erişebilmesi için bir iç âlemi olmalıdır.
8. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Doğadaki gibi olan, doğayı olduğu gibi yansıtan
1. Bu peyzajdaki çiçekler son derece gerçek.
1. Bu peyzajdaki çiçekler son derece gerçek.
9. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yapay olmayan
10. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Düşünülen, tasarımlanan, imgelenen şeylere karşıt olarak var olan