1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Geniş duruma gelmek, büyümek
1. Teleskopların kuvveti arttıkça bilinen gök cisimlerinin sayısı ve kâinatın hacmi de genişlemiştir.
1. Teleskopların kuvveti arttıkça bilinen gök cisimlerinin sayısı ve kâinatın hacmi de genişlemiştir.
2. Bollaşmak
3. Rahat bir duruma gelmek, açılmak, ferahlamak
1. Ahali dar parmaklıklardan kurtulur kurtulmaz yelpaze gibi açılıp genişleyerek dağılıyorlardı.
1. Ahali dar parmaklıklardan kurtulur kurtulmaz yelpaze gibi açılıp genişleyerek dağılıyorlardı.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yaygın duruma gelmek
1. Ünü, ölümünden sonra daha da genişlemişti.
1. Ünü, ölümünden sonra daha da genişlemişti.