fena hâlde, fena kalpli
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İyi nitelikte olmayan, kötü
1. Rüşvet aslında fena şeydir fakat daha fenası rüşvet ayıplığını kaybetmişliktir.
1. Rüşvet aslında fena şeydir fakat daha fenası rüşvet ayıplığını kaybetmişliktir.
2. Üzücü
1. Bu savaş yılları o kadar fena ve ağır felaketler öğretmişti ki...
1. Bu savaş yılları o kadar fena ve ağır felaketler öğretmişti ki...
3. İstenilen ve gereken nitelikte olmayan (kimse)
1. Fena bir öğrenci.
1. Fena bir öğrenci.
4. Hoşa gitmeyen, rahatsız edici
1. Fena günler yaşadığına inanmak için bin şahit lazım.
1. Fena günler yaşadığına inanmak için bin şahit lazım.
5. Davranışları toplumun ahlak anlayışına uymayan
1. Siz fena adamsınız, odanıza geldiğime bin kere pişman oldum.
1. Siz fena adamsınız, odanıza geldiğime bin kere pişman oldum.
6. zarf , zarf , zarf , zarf , Çok
1. Tenis oynarken bileğim burkuldu, berbat, fena acıyor.
1. Tenis oynarken bileğim burkuldu, berbat, fena acıyor.
Lisan : Arapça fenāʾ
Telaffuz : fena: