fasıl heyeti, fasletmek, aslı faslı
1. isim , isim , isim , isim , Bölüm, kısım, devre
1. Kitabı kapadı, biraz durdu, sonra tekrar açarak o faslı sonuna kadar bir hamlede okudu.
1. Kitabı kapadı, biraz durdu, sonra tekrar açarak o faslı sonuna kadar bir hamlede okudu.
2. Dönem, devre
1. Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç / Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç
1. Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç / Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç
3. Belli bir sürede yapılan iş, karşılaşılan durum veya olay
1. Fazla olarak arada bir patronu çekiştirmek, dedikodu yapmak faslı da kapanacak.
1. Fazla olarak arada bir patronu çekiştirmek, dedikodu yapmak faslı da kapanacak.
4. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Bütçede ayrı ayrı gösterilen bölümler
5. müzik , müzik , müzik , müzik , Peşrev, nakış, şarkı, saz semaisi vb. parçaların belli bir sıraya göre çalınıp söylenmesi
1. Radyo ince sazdan sultaniyegâh faslına başlamış.
1. Radyo ince sazdan sultaniyegâh faslına başlamış.
6. tiyatro , tiyatro , tiyatro , tiyatro , Orta oyununa başlamadan önce saz takımının çaldığı köçek havası ve curcuna
7. eskimiş , eskimiş , tiyatro , tiyatro , eskimiş , eskimiş , tiyatro , tiyatro , Osmanlı ve Arap tiyatrosunda oyunun perde bölümü
Lisan : Arapça faṣl