fark etmek

Anlamı:

1. görmek, seçmek

Örnek:

1. Boğaz'ın sisle kaplı olduğunu ancak ön güvertede bir yer bulup oturunca fark etmişti.

1. Boğaz'ın sisle kaplı olduğunu ancak ön güvertede bir yer bulup oturunca fark etmişti.

2. anlamak, sezmek

Örnek:

1. Öç almanın fırsatını yakalamış gibi konuştuğunu fark etti.

1. Öç almanın fırsatını yakalamış gibi konuştuğunu fark etti.

3. değişmek, başkalaşmak

4. ayırt etmek

Örnek:

1. Konuşma kesilmiyor, şimdi yabancı sesleri daha iyi fark etmekteyim.

1. Konuşma kesilmiyor, şimdi yabancı sesleri daha iyi fark etmekteyim.