1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Neşeli, hoşça vakit geçirmek
1. Masadakiler eğlenirlerken vali dalgınlaşmıştı, pek dinlemiyordu konuşulanları.
1. Masadakiler eğlenirlerken vali dalgınlaşmıştı, pek dinlemiyordu konuşulanları.
2. -le , -le , -le , -le , Bir kimsenin herhangi bir kusuru veya zayıf noktası ile alay etmek
1. Yalnız bunları sordu ve inan ki benimle eğlendi.
1. Yalnız bunları sordu ve inan ki benimle eğlendi.
3. Bir yerde durmak, beklemek, tevakkuf etmek
1. Yemen'e gönderilirken Beyrut'ta bir hafta eğlenmiş hem şehri görmüş hem de Cebel köylerinde gezintiler yapmıştı.
1. Yemen'e gönderilirken Beyrut'ta bir hafta eğlenmiş hem şehri görmüş hem de Cebel köylerinde gezintiler yapmıştı.
4. Oyalanmak