dökülmek

fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dökme işi yapılmak veya dökme işine konu olmak

Örnek:

1. Bekliyorum. Bir gül döküldü vazoda / Bekliyorum. Ses yok ölgün piyanoda

1. Bekliyorum. Bir gül döküldü vazoda / Bekliyorum. Ses yok ölgün piyanoda

2. Kumaş dökümlü olmak

3. Bir işi, bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik olmak

4. -e , -e , -e , -e , Düşmek

Örnek:

1. Bizim motor ikiye bölünüp suya döküldüğümüzde dört kişiydik.

1. Bizim motor ikiye bölünüp suya döküldüğümüzde dört kişiydik.

5. Çıkmak, ortaya konulmak

Örnek:

1. Âdeta düşünmeksizin kaleminden masal sahnelerine benzeyen dağ, dere, uçurum resimleri dökülüyordu.

1. Âdeta düşünmeksizin kaleminden masal sahnelerine benzeyen dağ, dere, uçurum resimleri dökülüyordu.

6. Kaplamak, yayılmak

Örnek:

1. Duvarlar bütün ışıkları yutuyor, halkın üstüne bir toprak rengi dökülüyor.

1. Duvarlar bütün ışıkları yutuyor, halkın üstüne bir toprak rengi dökülüyor.

7. -e , -e , -e , -e , Salınmak, serbest bırakılmak

Örnek:

1. Saçlarını arkaya atıp ensesine dökülen buklelerini kabarttı.

1. Saçlarını arkaya atıp ensesine dökülen buklelerini kabarttı.

8. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Kır, sokak vb. yerlerde insanlar çokça birikmek

Örnek:

1. Bahar o sene erken gelmiş, herkes tarlalara dökülmüştü.

1. Bahar o sene erken gelmiş, herkes tarlalara dökülmüştü.

9. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok eskimiş olmak, değerini ve güzelliğini yitirmek

Örnek:

1. Yaşayan, var olan her şey eskiyip dökülecek.

1. Yaşayan, var olan her şey eskiyip dökülecek.

10. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok yorgun, hasta olmak

Örnek:

1. Erkek arıların takatleri kesilmeye başlar, bir bir dökülür, ölür giderler.

1. Erkek arıların takatleri kesilmeye başlar, bir bir dökülür, ölür giderler.

11. coğrafya , coğrafya , coğrafya , coğrafya , Akarsular, göl veya denize akmak