döke saça, küldöken, naldöken, palandöken
1. -i , -i , -i , -i , Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak
1. İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek.
1. İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek.
2. Belli bir yere boşaltmak
1. Sigara tablasını dökmek.
1. Sigara tablasını dökmek.
3. Akıtmak, düşürmek
1. Annem bunu sezdiği gün, babamın arkasından döktüğü yaşları unutacak kadar bedbaht olur.
1. Annem bunu sezdiği gün, babamın arkasından döktüğü yaşları unutacak kadar bedbaht olur.
4. -e , -e , -e , -e , Saçmak, serpmek
1. Tavuklara yem döktü.
1. Tavuklara yem döktü.
5. Salmak, bırakmak
6. Üstünde bulunan bir şeyi düşürmek
1. Yapraklarını dökmüş iki söğüt ağacı...
1. Yapraklarını dökmüş iki söğüt ağacı...
7. Teninde kızamık, kızıl, suçiçeği hastalıklarında olduğu gibi kırmızı lekeler çıkmak
8. Maden, mum eriyiği veya çimento, alçı vb.ni kalıba akıtarak biçim vermek, döküm yapmak
1. Heykel ilkin çamurdan yapılıyor, sonra kalıbını çıkarıp tunçtan dökecekler.
1. Heykel ilkin çamurdan yapılıyor, sonra kalıbını çıkarıp tunçtan dökecekler.
9. Sulu hamuru kızgın yağ veya tepsinin içine akıtarak pişirmek
1. Lokma dökmek. Kadayıf dökmek.
1. Lokma dökmek. Kadayıf dökmek.
10. Bir yere çokça bir şey yığmak, taşımak
1. Sınıra asker dökmek.
1. Sınıra asker dökmek.
11. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çok söylemek
1. Dil dökmek.
1. Dil dökmek.
12. Bir şeyi yok etmek için atmak
1. Satılmayan hamsileri denize döktüler.
1. Satılmayan hamsileri denize döktüler.
13. -e , -e , -e , -e , Bir işte veya bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik yapmak
1. Şimdi maşallah açılmaya başladım diye söylenirsin, işi ahbaplığa dökersin, olur gider.
1. Şimdi maşallah açılmaya başladım diye söylenirsin, işi ahbaplığa dökersin, olur gider.
14. Yakmak, tutuşturmak
1. Sabah ve akşam kahvaltıları için mangal döktürürdü. Mangal yakmak denmezdi. Mangalı dök, tutuştur denirdi.
1. Sabah ve akşam kahvaltıları için mangal döktürürdü. Mangal yakmak denmezdi. Mangalı dök, tutuştur denirdi.
15. Kullanmak, harcamak, sarf etmek
1. Dimağ ve beden cevherlerini döken çocukları hesaplı bir kalori ile beslemek lazımdı.
1. Dimağ ve beden cevherlerini döken çocukları hesaplı bir kalori ile beslemek lazımdı.
16. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok sayıda öğrenciyi sınavda veya bir üst sınıfa geçirmede başarısız saymak
1. Sınıfın yarısını döktüler.
1. Sınıfın yarısını döktüler.
17. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Bol bol vermek, ödemek, sarf etmek
1. Para dökmek.
1. Para dökmek.
18. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Açığa vurmak, söylemek, ortaya koymak
1. Acaba biraz anlatsan, derdini döksen olmaz mı?
1. Acaba biraz anlatsan, derdini döksen olmaz mı?