doğru açı, doğru akım, doğru dürüst, doğru orantı, doğru parçası, doğru yol, akşama doğru, ön doğru, sabaha doğru, sınırlı doğru, sınırsız doğru, yarım doğru, yatık doğru, yönlü doğru, ana doğrusu, yanay doğrusu, aykırı doğrular, eğrisiyle doğrusuyla
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı
2. Gerçek, yalan olmayan
1. Doğru haber.
1. Doğru haber.
3. Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun
1. Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur.
1. Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur.
4. isim , isim , isim , isim , Gerçek, hakikat
1. Söyleyin doğrusunu, siz insanoğlunun ahlaklı olabileceğine inanmıyorsunuz.
1. Söyleyin doğrusunu, siz insanoğlunun ahlaklı olabileceğine inanmıyorsunuz.
5. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , İki nokta arasındaki en kısa çizgi
1. İki noktadan yalnız bir doğru geçebilir.
1. İki noktadan yalnız bir doğru geçebilir.
6. zarf , zarf , zarf , zarf , Yanlışsız, eksiksiz bir biçimde
1. Doğru söylüyorsun Ali, doğru söylüyorsun ama kazın ayağı öyle değil.
1. Doğru söylüyorsun Ali, doğru söylüyorsun ama kazın ayağı öyle değil.
7. zarf , zarf , zarf , zarf , Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca
1. Doğru oraya gitmiş olsaydınız herhâlde uygun olurdu.
1. Doğru oraya gitmiş olsaydınız herhâlde uygun olurdu.
8. zarf , zarf , zarf , zarf , Yakın, yakınlarında
1. Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu.
1. Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu.
9. edat , edat , edat , edat , Karşı yönünce
1. Börekçi fırınının karşısındaki dört köşe taşlar döşeli, iki yanı ağaçlı yoldan çarşıya doğru yürüyordu.
1. Börekçi fırınının karşısındaki dört köşe taşlar döşeli, iki yanı ağaçlı yoldan çarşıya doğru yürüyordu.
10. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu