dingildek

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tabanı üzerinde hareketsiz duramayıp sallanan, oynak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dengesi bozuk

Örnek:

1. Sinir sistemleri dingildek olan bu titiz adamların domestik uğraşılar büsbütün hırçın yapar.

1. Sinir sistemleri dingildek olan bu titiz adamların domestik uğraşılar büsbütün hırçın yapar.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sözüne güvenilmez, kaypak

Örnek:

1. Baştan çıkarıcı telkinlerle kişiliği zaten oluşmamış, dingildek insanları kazanmak hiç de güç olmasa gerektir.

1. Baştan çıkarıcı telkinlerle kişiliği zaten oluşmamış, dingildek insanları kazanmak hiç de güç olmasa gerektir.