didişmek

fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , El veya sözle birbirini hırpalamak

Örnek:

1. Anlaşmazlıktan, didişmekten, küçümsemekten, düşman olmaktan hoşlanmadıklarına inanıyordu.

1. Anlaşmazlıktan, didişmekten, küçümsemekten, düşman olmaktan hoşlanmadıklarına inanıyordu.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Geçimini sağlamak amacıyla güç şartlarda çalışmak, uğraşmak

Örnek:

1. Bir lokma kuru ekmek için sabahtan akşama kadar didişen zavallıların hâlini meraklı bir roman gibi dinliyor.

1. Bir lokma kuru ekmek için sabahtan akşama kadar didişen zavallıların hâlini meraklı bir roman gibi dinliyor.