1. dağınık olan şeyleri bir araya getirip düzenlemek, düzene sokmak
1. Selim çekinerek girdi. Filiz dikişini derleyip topladı, yer gösterdi.
1. Selim çekinerek girdi. Filiz dikişini derleyip topladı, yer gösterdi.
2. Söylediklerini derleyip toparlamak, bir sonuca varmak işi okuyucusuna düşüyor.
2. Söylediklerini derleyip toparlamak, bir sonuca varmak işi okuyucusuna düşüyor.