çırpınmak

fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Acı ile debelenmek

Örnek:

1. Bir oltanın iğnesinde çırpınan bir balık.

1. Bir oltanın iğnesinde çırpınan bir balık.

2. Kaslar birdenbire kendiliğinden ve düzensiz bir biçimde kımıldamak, ihtilaç etmek

3. Ses çıkararak hafifçe dalgalanmak

Örnek:

1. Bayrakları arzularımla çırpınan gemiler bir gün sırtlayıp beni götürdüler.

1. Bayrakları arzularımla çırpınan gemiler bir gün sırtlayıp beni götürdüler.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ne yapacağını şaşırmış bir durumda üzülmek ve telaşlanmak

Örnek:

1. Beğeniyor musun şu yaptıklarını, ne olacak şimdi, ne yapacağız diye çırpınıyordu.

1. Beğeniyor musun şu yaptıklarını, ne olacak şimdi, ne yapacağız diye çırpınıyordu.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok istenilen bir şeyi gerçekleştirebilmek için aşırı derecede çaba harcamak

Örnek:

1. O onurlu ve soğukkanlı adam, gözlerini açarak daha çok şey öğrenmek için çırpınıyordu.

1. O onurlu ve soğukkanlı adam, gözlerini açarak daha çok şey öğrenmek için çırpınıyordu.