1. -i , -i , -i , -i , Cila sürerek parlatmak, cila vurmak
1. Zehra, lame balo pabuçlarından görünecek olan ayak tırnaklarını da cilaladı.
1. Zehra, lame balo pabuçlarından görünecek olan ayak tırnaklarını da cilaladı.
2. argo , argo , argo , argo , Övmek
3. argo , argo , argo , argo , Tat katmak
1. Akşama Canfendi'nin yaptığı bu lezzetli yemek, rakıyı ve eğlenceyi cilalamıştı.
1. Akşama Canfendi'nin yaptığı bu lezzetli yemek, rakıyı ve eğlenceyi cilalamıştı.