çıkarmak

fiil
Anlamı:

1. -den , -den , -den , -den , Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak

2. -i , -i , -i , -i , Sonunu getirmek

Örnek:

1. Bu para ile ayı çıkarırız.

1. Bu para ile ayı çıkarırız.

3. -i , -i , -i , -i , Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek

4. -i , -i , -i , -i , Bulmak, ortaya koymak

Örnek:

1. Yalanını çıkarmak. Yanlışını çıkarmak.

1. Yalanını çıkarmak. Yanlışını çıkarmak.

5. -i , -i , -i , -i , Hatırlamak

Örnek:

1. Adamı nereden tanıdığımı tam olarak çıkarmaya çalıştım.

1. Adamı nereden tanıdığımı tam olarak çıkarmaya çalıştım.

6. -i , -i , -den , -den , -i , -i , -den , -den , Öfke, hırs, acı vb.nin zararını çektirmek

Örnek:

1. Öfkesini benden çıkardı.

1. Öfkesini benden çıkardı.

7. -i , -i , -den , -den , -i , -i , -den , -den , Sağlamak, elde etmek

Örnek:

1. Ekmeğini taştan çıkarmak.

1. Ekmeğini taştan çıkarmak.

8. -i , -i , nesnesiz , nesnesiz , -i , -i , nesnesiz , nesnesiz , Gibi göstermek, bir davranış yüklemek

Örnek:

1. Birini hırsız çıkarmak. Suçlu çıkarmak.

1. Birini hırsız çıkarmak. Suçlu çıkarmak.

9. -i , -i , -i , -i , Sindirim yolundan dışarı atmak, kusmak

Örnek:

1. Sonunda dayanamayıp o gece ne yediyse çıkardı.

1. Sonunda dayanamayıp o gece ne yediyse çıkardı.

10. İlgisini keserek uzaklaştırmak

11. -i , -i , -i , -i , Giysi, ayakkabı vb.ni vücuttan ayırmak, soymak

Örnek:

1. İhtiyar hatun, onun ayakkabılarını ve ceketini çıkarıp çekilip gitmişti.

1. İhtiyar hatun, onun ayakkabılarını ve ceketini çıkarıp çekilip gitmişti.

12. -i , -i , -i , -i , Yayımlamak

Örnek:

1. Gençlerin tenkitlerini gördü, yeni çıkardıkları edebiyat tarihlerini karıştırdı.

1. Gençlerin tenkitlerini gördü, yeni çıkardıkları edebiyat tarihlerini karıştırdı.

13. -i , -i , -i , -i , Gidermek

Örnek:

1. Lekeyi çıkarmak.

1. Lekeyi çıkarmak.

14. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yapmak, üretmek

Örnek:

1. Bu terzi çok iş çıkarıyor.

1. Bu terzi çok iş çıkarıyor.

15. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Sunmak

Örnek:

1. Konuklara çerez çıkardı.

1. Konuklara çerez çıkardı.

16. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Göstermek

Örnek:

1. Sosyeteye bir ustabaşıyı kocam diye çıkaracaksın.

1. Sosyeteye bir ustabaşıyı kocam diye çıkaracaksın.

17. -i , -i , -le , -le , -i , -i , -le , -le , Bir müzik parçasını notalarıyla çalmak

Örnek:

1. Yeni öğrendiği bir tangoyu piyanoda tek parmakla çıkarmaya çalışan İlhami...

1. Yeni öğrendiği bir tangoyu piyanoda tek parmakla çıkarmaya çalışan İlhami...

18. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yollamak, göndermek

Örnek:

1. Bir adam çıkarıp oğlunu yanına getirtti.

1. Bir adam çıkarıp oğlunu yanına getirtti.

19. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Boşaltmak

Örnek:

1. Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik.

1. Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik.

20. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Resim yapmak

21. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Fotoğraf çektirmek

22. -i , -i , mecaz , mecaz , -i , -i , mecaz , mecaz , Söylemek

Örnek:

1. Bu dedikoduyu ortaya mutlak bizim arkadaş çıkarmıştır.

1. Bu dedikoduyu ortaya mutlak bizim arkadaş çıkarmıştır.

23. -i , -i , -den , -den , matematik , matematik , -i , -i , -den , -den , matematik , matematik , Üçüncü bir sayı elde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayı kadar birim eksiltmek, tarh etmek