1. -i , -i , -i , -i , Ağza alınan bir şeyi dişler arasında ezmek, öğütmek
1. Gözlerine uyku denilen şey girmiyor, çiğnediği lokma boğazından inmiyor.
1. Gözlerine uyku denilen şey girmiyor, çiğnediği lokma boğazından inmiyor.
2. Ayağı veya tekerleği altına alarak ezmek
1. Bunlara dalgın bakarken öteden gelen bir araba onu çiğneyecekti.
1. Bunlara dalgın bakarken öteden gelen bir araba onu çiğneyecekti.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sayılması gereken bir şeyi saymamak, itibar etmemek, ayaklar altına almak
1. Bunu yapmamak, insanlığın mukaddes mirasını çiğnemek değil, kendi hayatımı da inkâr etmek olacaktı.
1. Bunu yapmamak, insanlığın mukaddes mirasını çiğnemek değil, kendi hayatımı da inkâr etmek olacaktı.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Egemenliği altına almak, hükmetmek
1. On iki milyonluk bir milleti çiğnemek sevdasına kapıldı.
1. On iki milyonluk bir milleti çiğnemek sevdasına kapıldı.