1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Şaka olmayan, gerçek
1. Kısa zamanda yarı şaka, yarı ciddi tenkit edecek kadar yakınlaşmışlardı.
1. Kısa zamanda yarı şaka, yarı ciddi tenkit edecek kadar yakınlaşmışlardı.
2. Ağırbaşlı
1. Ben onu pek ciddi bir genç olarak tanırım.
1. Ben onu pek ciddi bir genç olarak tanırım.
3. Titizlik gösterilen, önem verilen
1. Bu dönemde yazara konu üzerinde vukuf, ciddi incelemeler şart koşulur.
1. Bu dönemde yazara konu üzerinde vukuf, ciddi incelemeler şart koşulur.
4. Tehlikeli, endişe veren, ağır, vahim, kritik
1. Hastalığımızın oldukça ciddi olduğuna işaret etmekten kendimizi alamadık.
1. Hastalığımızın oldukça ciddi olduğuna işaret etmekten kendimizi alamadık.
5. Eğlendirme amacı gütmeyen
6. Gülmeyen
1. O, ciddi bir tavırla mühim bir şey anlatmaya hazırlanmış gibiydi.
1. O, ciddi bir tavırla mühim bir şey anlatmaya hazırlanmış gibiydi.
7. Güvenilir, sağlam, önemli
1. Ciddi bir gazetede liyakatli, genç bir muharririn şu sözleri beni hâlâ düşündürüyor.
1. Ciddi bir gazetede liyakatli, genç bir muharririn şu sözleri beni hâlâ düşündürüyor.
8. zarf , zarf , zarf , zarf , Önem vererek, gerçek olarak
1. Size bunu ciddi söylüyorum, yalan değil!
1. Size bunu ciddi söylüyorum, yalan değil!
9. zarf , zarf , zarf , zarf , Güvenilir bir biçimde
1. Çok ciddi durunca mükemmel olduklarını sanıyorlar.
1. Çok ciddi durunca mükemmel olduklarını sanıyorlar.
Lisan : Arapça ciddī
Telaffuz : ciddi: