çerçeve anlaşma
1. isim , isim , isim , isim , Resim, yazı, ayna vb.ni süslemek veya bir yere asılabilecek duruma getirmek için bunlara geçirilen kenarlık
1. Duvarda bir çerçeve asılıdır ki çarpıktır, düzeltemezsiniz.
1. Duvarda bir çerçeve asılıdır ki çarpıktır, düzeltemezsiniz.
2. Kapı, pencere ile bunların cam veya tablalarının yerleştirilmiş olduğu kenarlık
1. Pencerenin geniş çerçevesi yıldız salkımlarıyla dolu.
1. Pencerenin geniş çerçevesi yıldız salkımlarıyla dolu.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir konunun, bir düşünce alanının sınırları veya bu sınırlar içindeki alan
1. Boğaziçi'nin böyle bir medeniyet çerçevesi içinde geçen hayatı ne güzel ve mükemmeldir.
1. Boğaziçi'nin böyle bir medeniyet çerçevesi içinde geçen hayatı ne güzel ve mükemmeldir.
4. Beden eğitiminde asılma ve tırmanmalar için kullanılan araç
Lisan : Farsça çār + çūbe