çatmak

fiil
İlgili Kelimeler:

çöpçatan

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak

Örnek:

1. Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var.

1. Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var.

2. Kereste vb.ni birbirine tutturmak

Örnek:

1. Kırık tahtaları bir solukta yan yana çattılar.

1. Kırık tahtaları bir solukta yan yana çattılar.

3. Bir şeyi yapmak için gerekli parçaları bir araya getirmek

Örnek:

1. Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık / O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık

1. Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık / O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık

4. Yükü hayvana iki yanlı yüklemek

5. Başa yemeni, çatkı, yazma vb.ni bağlamak

6. -e , -e , -e , -e , Üzücü, kızdırıcı veya şaşırtıcı olaylarla karşılaşmak

Örnek:

1. Hacı Mustafa bağırıyor, ömründe böyle bir işe çatmadığını söylüyordu.

1. Hacı Mustafa bağırıyor, ömründe böyle bir işe çatmadığını söylüyordu.

7. -e , -e , -e , -e , Yazıyla veya sözle sataşmak

Örnek:

1. Böyle söyler de sonra yemek biraz azca çıkarsa yahut pek düzgün olmasa aşçıya çatacak gibi olur.

1. Böyle söyler de sonra yemek biraz azca çıkarsa yahut pek düzgün olmasa aşçıya çatacak gibi olur.

8. -e , -e , -e , -e , Rastlamak, karşılaşmak

Örnek:

1. Nerden çattım böylesi bir güzele...

1. Nerden çattım böylesi bir güzele...

9. -e , -e , hukuk , hukuk , -e , -e , hukuk , hukuk , Gemiler birbirine çarpmak