canlandırmak

fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Canlanmasını sağlamak, canlanmasına yol açmak

2. Yaşatmak, birinin kılığına girmek

3. Canlılık, tazelik, dirilik getirmek

Örnek:

1. Güller tazelikleri, renkleri, biçimleriyle salonu canlandırmışlardı birden.

1. Güller tazelikleri, renkleri, biçimleriyle salonu canlandırmışlardı birden.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yoğunluk, etkinlik kazandırmak

Örnek:

1. Şu ocağı canlandır, sonra yanıma gel.

1. Şu ocağı canlandır, sonra yanıma gel.

5. tıp , tıp , tıp , tıp , Yaşama döndürmek

6. sinema , sinema , televizyon , televizyon , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Bir karakteri oynamak, ona kişilik vermek

Örnek:

1. Anlatsam uzun sürer hem belki sıkar canı / Bari canlandırayım sahnede bu destanı

1. Anlatsam uzun sürer hem belki sıkar canı / Bari canlandırayım sahnede bu destanı