1. isim , isim , isim , isim , Göstermelik, satılık şeylerin sergilendiği camlı bölme veya yer, sergen, vitrin
1. Camekânı geniş ve nadir sanat eserleriyle dolu bir mağazaya girdik.
1. Camekânı geniş ve nadir sanat eserleriyle dolu bir mağazaya girdik.
2. Bir yeri, bir veya daha çok bölüme ayıran cam bölme, camlık
1. Camekânla bölünmüş bir kahve ocağı ile altı yedi masa vardı içeride.
1. Camekânla bölünmüş bir kahve ocağı ile altı yedi masa vardı içeride.
3. Limonluk
4. Hamamlarda soyunulan camlı yer
5. argo , argo , argo , argo , Gözlük
1. Artık arkasına sığınacak bir camekânım da yok.
1. Artık arkasına sığınacak bir camekânım da yok.
Lisan : Farsça cāmekān
Telaffuz : camekâ:nı